9 Mayıs 2011 Pazartesi

Hiçbir sorun o sorunu yaratan bilinç düzeyiyle çözülemez...

Önemli bir toplantıda cep telefonuyla bağıra bağıra konuşan bir kişi garibinize gidiyorsa, 
Prof.. Covey’in konuşmasını dinlemeye gelen annesi, arka sırada oturan 2 kişinin toplantı boyunca 
sürekli konuştuklarını görerek, çok öfkelenmiş ve oğlumu küçümsüyorlar diyerek de çok üzülmüş. 
Yemek molasında oğluna, şunların kafasına çantamı indiresim geliyor, demiş. Oğlu, anne o  adam 
Finlandiyalı, burada smultane tercüme yok, mecburen tercümanı yanına oturttuk, demiş.  
Başkalarının düşünce ve davranışları hakkında hüküm verirken, elimizdeki veriler çoğu zaman yeterli 
 olmuyor. Davranışların nedenini bilmeden çok  yanlış yargılara varabiliyoruz.  Covey bu örnekleri; 
 aynı enformasyona  farklı bakış, bizim davranışlarımızı belirler diye özetliyor. Buradan yola 
 çıkarak çözemediğimiz sorunlar için, paradigma (zihin haritası) değiştirmenin gereğini vurguluyor. 
 Einstein’ın bir sözünü anımsatıyor: KARSILAŞTIĞINIZ SORUNLARI, O SORUNLARI  YARATTIĞINIZ DÜŞÜNCE 
 DÜZLEMİNDE KALARAK ÇÖZEMEZSİNİZ.  Çoğumuzun zaman zaman yaptığı gibi, "sorunların içinde kaybolmak" 
 yerine,  paradigma değiştirmeyi başarıp, sorunlara farklı biçimde yaklaşabilenler, o  sorunu aşma 
 sansını da yakalıyorlar. Zaten sorunlarımızı  dostlarımızla  paylaşmamızın nedenlerinden biri de, 
 farkli bir bakışın, bize farklı  davranabilme kapısı aralama ihtimali değil midir?  Çözümsüz gibi 
 gördüğümüz sorunlar konusunda paradigma değiştirmenin önemi vardır. Aslında hayatımızı, başarımızı, 
 mutluluğumuzu belirleyen bizim davranışlarımızdır.  Başımıza gelen her şeyle onlara verdiğimiz 
 tepki ve  yanıt arasında geniş bir hareket alanı vardır..."  
 Stephen Covey
paradigmanızı değiştirmeden onu değerlendirdiğiniz için, siz yanılıyorsunuzdur.  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder